Karanlık Mod
06-05-2024
Logo
Ramazan Sohbetleri 1437. İnciler 2 - 22. Bölüm: Gençlik Hakları: Gençleri Şüphelerden, Arzulardan, Kendi Menfaatlerini Düşünmekten Korumak ve Onları Yeni Dini Hitaplara Yönlendirmek
   
 
 
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla  
 

Giriş:


Bilal Bey:
Allah’ın selamı üzerinize olsun. Gençlik evresi neden insan hayatındaki en önemli dönemdir? Gençliğin toplumdan beklentileri nelerdir? Bir genç nasıl toplum binasının bir parçası olabilir? İslam toplumunda gençler ve yaşlılar arasındaki fark nedir? Genç, cinsel manada ve dini manada aşırılıktan nasıl kurtulabilir? Bir yerden şüphe bir yerden arzular geldiğinde onlarla nasıl yüzleşebilir? İslam, genel manada gençlere karşı nasıl muamele eder? Bu ve bunun gibi soruların cevaplarını öğrenmek istiyorsanız, programımızı takip edin. Bugünkü oturumumuzun başlığı: Gençlerle muamele konusunda İslami Değerlerdir.
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Salât ve Selam Peygamberlerin ilki ve sonuncusu olan Rasulullah (s.a.v.)’e, ailesi ve tüm ashabına olsun.
Değerli kardeşlerim, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. İnciler programımızın yeni bir bölümüne başlamaktayız. Bu bölümde toplum fertleri arasındaki muamelelerde İslami Değerlere değineceğiz. Öncelikle hepiniz adına Sayın Dr. Muhammed Ratıb en-Nablusi’yi selamlamak beni mutlu edecektir. Allah’ın Selamı üzerinize olsun.
Dr. Ratıb en-Nablusi:
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi sizin de üzerinize olsun.
Bilal Bey:
Değerli hocamız, bir önceki programımızda çocuklara karşı davranışlarda İslami değerlerden bahsetmiştik. Bugün ise ikinci bir döneme, gençlik dönemine geçelim. Öncelikle; Bu dönem yani gençlik dönemi niçin önemlidir?

 

Gençliğe Özen Göstermek, Yükselmenin ve Toplumda İlerlemenin Garantisidir:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve Selam, Peygamber Efendimiz Muhammed (s.a.v.)’e, tertemiz ailesi ve davetinin sancaktarları, komutanları olan mübarek ashabına olsun. Ey Âlemlerin Rabbi, bizden ve onlardan razı ol.
Gerçek şu ki, toplum dilim dilimdir. Çocukluk bir dilim, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık bir dilim, bir bölümdür. Her dönemin de kendine ait özellikleri vardır. Ben şu anda gençlik döneminde olsam, değerler şekillenir, hedefler belirlenir. Çünkü gençlik, insanın en dinç ve kuvvetli olduğu dönemdir. Bu yüzden kaynaklarda şöyle geçer: “Cennet kokusu gençliktedir.”
Gençler ümmetin direği, temeli ve geleceğidir. Gençliğine özen gösteren bir toplum, yükselmeyi ve ilerlemeyi garanti etmiş demektir. Gençleri önemsemeyen toplumlar ise ağır bedeller öderler. Çünkü gençliğin makul hedefleri ve istekleri gerçekleşmelidir. Bir genç iş olanağına ihtiyaç duyar. Toplumun en büyük hastalığı tembelliktir. Yine gencin bir eşe, bir eve ihtiyacı vardır. Gençliğin bu temel üç ihtiyacını karşılamak için çaba harcayan toplum, onların yaşadıkları topluma faydalı olmalarını, güçlendirmelerini, ilerlemelerini garanti etmiş olur. Diğer toplum ise gençlerinin isteklerini önemsemediklerinde şiddetli bir çöküntü yaşarlar. Çünkü etkin güç elden kayıp gidebilir. Gerçek şu ki gelişmekte olan ülkeler büyük bir sorunla karşılaşmaktadırlar. Çünkü gençlerin bu üç temel ihtiyaçları karşılanmadığından, gençlik oradan göç etmeye başlamaktadır. Burada toplumlar ile alakalı çok önemli bir nokta vardır. Başarılı olanlar her zaman hayatta köklü değişiklikler ile yenilenen ve gelişen insanlardır. Bu kültürlü gençler ülkelerini terk ettiklerinde, o ülkenin gelişmesi mümkün olamamakta, ilerleyememekte ve yükselememektedir. Bu yüzden gençlerin çabalarını önemsememek çok büyük bir tehlikedir. Zira bu durumda onlar vatanlarını terk etmeye yönelmektedirler. Bu durum bazı İslam ülkelerinde yaşanan gerçeklerdir.
Öyleyse genç iş olanağına, bir eşe, eve ve makul isteklere ihtiyaç duyar. Umarım bu, karar mekanizmasına sahip mevkiler ile yöneticiler için gayet açık olmuştur.
Bilal Bey:
Çok güzel değerli hocam, geçlik ile yaşlılar arasında daimi bir sorun vardır. Gençler ile yaşlılar arasındaki ilişki nasıl olmalıdır?

 

Gençler ve Yaşlılar Arasındaki İlişki:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Doğru yönlendirme ile meydana gelen doğal ve mutedil ilişkiyi anlıyabiliyorum. Çünkü genç hareket ettiren güçtür, motordur. Yaşlı ise direksiyondadır, tıpkı araba gibi… Genç motoru temsil eder, yaşlı ise direksiyondur. Göklerden gelen vahiy ile belirlenen kanun ise yoldur. Marifet, şoförün direksiyon sayesinde arabanın doğru yolda gidebilmesini sağlamasıdır. İşte o zaman motor gücüyle araba yola koyulabilecektir. Yani hem motora, hem yola hem de direksiyona ihtiyaç vardır.
Bilal Bey:
Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın. Değerli hocam, gençlere has bir konuya gelelim. Bu konu tüm dünyanın problemi olan aşırılıktır.

 

Toplum Onları Önemsemediğinde Gençler İki Aşırılık Arasında Kalırlar:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Gerçek şu ki, öncelikle ümmetin hayatında bu tehlikeli ve toplumun temel parçasını önemsemeyen, gençlere iş olanağı, makul düzeyde barınma şansı ve evlilik olanağı sağlamayan toplumlarda, toplumun tamamına yansıyan tehlikelerin meydana geldiğini görüyorum. Peki, o zaman ne elde edilebilir?
Ben derim ki: İki aşırılık çeşidi vardır. Birisi cinsel manada aşırılıktır. Gençlerde büyük bir enerji vardır, kişi heyecanın zirvesindedir ama bu enerjiyi kullanmak için imkân bulamaz. O zaman da bu enerjiyi kullanmak için gayri meşru yollara sapar. Bunu müstehcen manada aşırılık olarak yorumlarız. İkinci çeşit aşırılık ise dini ve ahlaki kaynaklı aşırılıktır. Ve bu aşırılık şiddetlenmektedir. İster birinci ister ikinci türde bir aşırılık söz konusu olsun, ikinci tarzda dini aşırılık diğer tür bir bozgundur, kişi inkâr eder ve günaha sebep olacak şeyler yapar. Öyleyse biz iki aşırılıkla karşı karşıyayız, birincisi cinsel manada, ikincisi de dini manada aşırılıktır. Sonra ise infilak gerçekleşir. Fakat bu büyük, patlamaya hazır olan enerjiyi ümmetin hizmetinde, ümmetin geleceği ve yükselişi için kullanmak şarttır. Aksi takdirde büyük bir problem ile karşılaşmaya devam edeceğiz.
Bilal Bey:
Değerli hocam, sizin daima dile getirdiğiniz şu cümleler çok hoşuma gider: “Müstehcen görüntülerde, sahillerde, okullarda ve sokaklarda görünen sapkınlıklara dikkat etmeyen bir toplum, aşırılığın her türlüsüne hazırlanmalıdır.”

 

Toplum Grupları Arasında Dengeli Davranmaya Teşvik:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Günümüzde doğal hayata baktığımızda gençler yaklaşık 30 yaşına gelene kadar evlenemiyorlar. Bu da 15 yaşından beri alevlenen bir şehvet demektir. 15 yaşında genç, toplumdan etkileniyor. Özellikle de ekranda, internette, yolda, sahillerde, eğlence merkezlerinde çok büyük bir etki ile karşılaşıyorlar. Ama bu etkilemelere karşı bir tepki oluşamıyor. Çaresi olmayan bir tahrik, sapkınlığa yol açıyor. Fakat toplumda İslami bir disiplin varsa, saydığımız etkenler olmaz, genel bir disiplin söz konusu olur. Sadece evinizi disipline etme şansınız vardır ama yolda bunu yapmanıza imkan yoktur. Ekranlarda her şey vardır. Fakat bizler istisnai bir durumdayız. Gençlerin sorunlarına önem vermeliyiz. Bu yüzden de iş olanaklarını çoğaltmalıyız. İnsanın işi olduğunda geliri de olur. Bir genç kızla bu şekilde evlenebilir. Bir de bizim “evde kalmışlık, bekârlık” adında büyük bir sorunumuz vardır. Bazı belirli ülkelerde bekâr kalmış kız oranı yüzde elliyi bulmuştur. Ben bunu da büyük bir sorun olarak görüyorum. Çünkü evlilik gençlik dönemlerinde gerçekleşmelidir. Evlenmemiş olan kişi sanki hayatta hep başarısız olur. Bu da yine önemsenmeyen ama büyük bir problemdir. Öyleyse toplumun her grubu için başarı ve dengeyi ikame etmeye ihtiyacımız vardır.
Bilal Bey:
Değerli hocam, Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın. Size iyilikler versin. Değerli kardeşlerim; Gençlerle muamele konusunda İslami değerler hakkındaki sohbetimiz devam edecektir, kısa bir aradan sonra tekrar bir arada olacağız.
Allah’ın selamı üzerinize olsun. Yeniden gençlerle muamele konusunda İslami değerler hakkındaki sohbetimize devam ediyoruz. Değerli hocamız aradan önce toplumun önemsememesi halinde topluma çok zarar verebilecek olan cinsel ve dini manada aşırılıktan bahsettik. Sanki dünyanın karşı karşıya olduğu terör probleminden bahseder gibi önemseyerek anlattınız. Sorunları sonuçlarından değil, sebeplerinden çözmeliyiz. Öyle değil mi?

 

Her Sorunu Sonucundan Değil Sebebinden Yola Çıkarak Çözmek:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Marifet, problemi arayıp bulmak, sebeplerinden yola çıkarak çözebilmektir. Peygamber Efendimiz zamanında yaşanan müthiş bir tablodan bahsetmek isterim. Şöyle ki: Ensardan biri Rasulullah (s.v.a)’e geldi ve bir gencin izinsiz bir şekilde bahçesine girdiğini, meyve yediğini söylüyor, hırsız olduğunu iddia ederek şikayet ediyordu. Rasulullah (s.a.v.) sanki kızmıştı. Şöyle dedi: “Cahilse ona öğretsene, açsa yedirsene!”
“Hırsız” demeden önce, sorunun sebeplerini araştırmalısınız. Sorunları sonuçlarından değil, sebeplerinden tedavi eden ülkeler yükselmiştir. Bizler sonuçlardan değerlendirme yaptığımızda, sebepler konusunda büyük bir gaflet içerisinde oluruz. Öyleyse sorunun sebeplerini araştırmalıyız. Eğer yollar eşitse, o zaman çelişki olmaz. Yaratılışın başında Hz. Âdem ve Havva’dan bahseden din hocasının olmaması ve Fizik hocasının Darvin Teorisinden bahsetmesi, şizofreni bir durum ortaya çıkarır. Bir yol belirli bir şeye, diğer bir yolda desteklediği diğer şeye karar verir. İkisi de günlük hayatımızda mevcuttur. Usuller ve dersler arasında bir insicam, bir birliktelik olmadığında, gençlerin önünde rol modeller olmadığında, şuurlandırmada yüksek bir sınır konmadığında zayi olma durumu, yani kayıp gerçekleşir.  Ve bu kayıp da ümmeti büyük oranda etkilemektedir.
Bilal Bey:
Sonuçta aşırılık ve gerginlik oluşur.
Dr. Ratıb en-Nablusi:
Cinsel manada aşırılıkla müstehcenlik artar, dini manada aşırıkla ise inkârlar ve günahlar işlenmeye başlar.
Bilal Bey:
Saygıdeğer Hocam Allah size iyilikler versin. Günümüzde gençler diğer bir ifadeyle bir yönden dini anlamda şüphelerle, bir yandan da arzu ve hevalarıyla karşılaşmaktadırlar. Öncelikle bu şüphelerden nasıl kurtulabilir?

 

Dini Hitabın Gerçek Hayattan Yola Çıkarak Yapılmasının Zorunluluğu:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Bu şekilde bir hitap ancak başarıya ulaşabilir. Rivayete dayanmayan taklidi bir hitap vardır. Davetçi şüpheleri reddettiğinde bu gençlere de yansır. Davetçi ayrıntıları açıklar, ayet ve hadis getirir, bu nassları da destekleyen deliller sunar. Tarihten örnekler, mükemmel neticeler sunar. O zaman genç onu yaralarına ilaç olarak görür. İşte bu çok önemlidir. Dini hitabın gerçekten yola çıkarak yapılması gerekir. Gençler arasında yaygın olan bir şüpheyi bu şekilde tedavi etmek şarttır. Doğru yapılmış bir dini hitap aklı ve nakli bir arada sunmalıdır. Geçmişle şimdiki zamanı, modernlik ile klasiği birleştirmelidir. Modern hayatla klasiği, gerçek hayatla örnekleri beraber kullanan bir hitap başarılı olacak ve onları dengede tutacaktır.
Bilal Bey:
Saygıdeğer hocam, Davetçiler hitap şekillerini yenilediklerini düşünüyorlar.
Dr. Ratıb en-Nablusi:
Size önemli bir şey söylemek istiyorum. Din yenilenmez çünkü o Allah’ın koyduğu kurallarla belirlenmiştir. Dine eklenen her şey onu eksiklikle itham etmektir. Dinden yapılan her bir eksiltme, onda fazlalık olduğunu iddia etmektir. Din bellidir ama kasıt dini hitaptır. Başarılı yapılan bir dini hitap bu bilgiyi gençlerin kalplerine ve akıllarına taşımaktır.
Bilal Bey:
Güzel, bu şüpheler ile alakalıydı. Peki, gençler şehvet ve arzulardan nasıl kurtulabilirler?

 

Gençler Nefislerini Şehvet ve Arzulardan Nasıl Kurtarabilirler?


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Aşırılıklara izin verdiğimizde, yolda, kulüplerde, havuzda, denizde ve hayatımızın her alanında bakışlarımızı harama çevirdiğimizde, gençler bu uyarıcılara katlanamazlar. Ancak gayri meşru bir şekilde bunu anlatırlar. O zaman, ahlaki disiplin şarttır. Gençlerin doğru ve gerçek fikirlere, düşüncelere sahip olabilmeleri için tabiri caizse ideolojik disiplin mutlak gereklidir. Bu da başarılı bir dini hitapla, değerler ve prensiplerin öğretilmesi ile gerçekleşir. Aynı zamanda istikrara olan ihtiyacı anlatacak bir hitaba da ihtiyaç duymaktadırlar.
Bilal Hoca:
Kıymetli hocam, Fakat şu anda bir genç kendini bu hayatta buluyor. Vallahi üzerine düşen sorumluluk takatini aşmaktadır. Eğer toplum bozuksa, o nasıl bu toplum içerisinde kendini koruyabilir?

 

Bozulmuş Bir Toplumda Gencin Kendini Koruması:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Ben inanıyorum ki Allah Azze ve Celle, insanın tabiatına dindarlığa bir ihtiyaç bahşetmiştir. Genç dini arar. Fakat dinde çelişkiler olduğunu görünce veya başarısız bir davetle karşılaştığında veyahut sözleri ile hayatı arasında büyük bir uçurum olan birini gördüğünde, bu yanlış örnekler, onu dinden uzaklaştırır. Dini hitabın başarılı oluşu ve din adamının başarısı, bunlar genci dine çekmek ve onu ikna etmek için temel esastır.  Buna ikna olduğunda da fıtri bir şekilde dine ihtiyaç duyar. Bizler doğru ve başarılı dini hitabı isteriz ki bu hitap gençliğin nezdinde makbul ve gerçekleştirilebilir düzeyde olsun ve sonuç verebilsin. Bu birincisidir.
Genç salih bir çevreye ihtiyaç duyar. Toplumsal işlerimizi düzenlediğimizde, disiplin ortaya çıkar ve gençler ikna olurlar. Ama ikna edici bir hitap ve toplumsal disiplin olmadığında, hayatımızda birçok çelişki meydana gelir. Bu sebeple, çelişki devam ettiğinde kayıtsızlık, umursamazlık dediğimiz hastalıklı bir durum ortaya çıkar. Mesela Fizik öğretmeni sınıfa girer ve Darvin Teorisinden bahseder. Din hocası gelir ve ilk insan Hz. Âdem ve Havva’dan bahseder. Genç zayi olur. Bu yüzden eğitim alanları arasında bir uyum olmalıdır. Sağlıklı bir şekilde düşünen aklın dengeye, dinin esasları ile ilmin esasları arasında bir uyum olması gerektiğini düşünür. Din Allah’ın dinidir. İlim Allah Azze ve Celle’nin kanunlarıdır. Yani kaynakları aynıdır. Yani din ile bilim arasında kesin bir uyum olmalıdır.
Bilal Bey:
Değeli Hocam, Rasulullah (s.a.v.)’i Gençlerle ilişkisini gösteren bir sahne ile yetinmeyi yeğliyorum. Bir genç, efendimizden zina için izin isteyip “Ya Rasulallah, bana izin ver zina edeyim” dediğinde, Rasulullah (s.a.v.) ona nasıl davranmıştır?

 

Rasulullah (s.a.v.)’in Gençlerle İlişkisi:


Dr. Ratıb en-Nablusi:
Öncelikle sahabiler bu durumdan çok rahatsız olmuşlardı. Bu gençte aşırı derecede arsızlık ve küstahlık olduğunu düşünmüşlerdi. O tıpkı İç İşleri Bakanına gelip hırsızlık için izin isteyen bir kişi gibiydi.
Rasulullah dedi ki: “Onu çağırın, gel ey Allah’ın kulu” Ona önce diyalog üslubunu öğretti. “Yaklaş yaklaş, bunun annene yapılmasını ister misin?” Genç “hayır” dedi ve rahatsız oldu. Rasulullah şöyle buyurdu: “Hiç kimse annesine bunun yapılmasını istemez. Peki, kız kardeşine yapılmasını ister misin?” Genç yine “hayır” deyince, “Ya teyzene, halana, kızına?” diye devam etti. Genç şöyle söyledi: “Rasulullah (s.a.v.)’in yanına girdiğimde zinadan daha çok istediğim bir şey yoktu. Rasulullah’ın yanından çıktıktan sonra ise zinadan daha çok nefret ettiğim birşey yoktu.”
            Bunun manası şuydu: “Rasulullah (s.a.v.) onunla konuşmayı başarmıştı. Ben derim ki: Diyalog gerçekten temeldir. Telkin olmamalıdır. Dinde telkin değil diyalog vardır. Eğer bir genç ile diyalog kurabilirseniz, dinin kurallarını yerine getirmiş olursunuz. Ama eğer delilsizce öfke ile sadece telkinde bulunursanız, dinden nefret ettirirsiniz.”

 

Sonuç ve Veda:


Bilal Bey:
Değerli Hocam, Rasululah (s.a.v.) elini onun sırtına koydu ve şöyle buyurdu: “Allahım sen onu bağışla, kalbini temizle, namusuna sahip çıkmasını nasip et.” Ona dua etti. Bu üslup camilerde, üniversitelerde, evlerimizde gençlerimize nasıl davranmamız gerektiğini göstermektedir.
Değerli Hocam, Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın. Bu güzel program ve sohbet için size iyilik ve ihsanda bulunsun. Sizler sevgili kardeşlerim, bu güzel sohbetin ardından sizlere teşekkür etmekten başka yapacağım bir şey kalmadı. Mevla’dan sizler ile güzel bir sohbette görüşmeyi dilerim. Bir daha görüşmek üzere Allah’a emanet olun. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

 

Mevcut Diller

Resmi Gizle